AR-GE’ye Yılda 9 Milyar Dolar Ayırıyoruz

Pfizer Türkiye, Afrika ve Orta Doğu Klinik Araştırmalar Direktörü Dr. Gökhan Duman, yılda yaklaşık 9 milyar dolar geliri AR-GE’ye ayırdıklarını söylüyor. Duman, “Pfizer’in 95 yeni ilaç AR-GE projesi var. Bunların yüzde 33’ü faz 3 klinik araştırma veya ruhsat aşamasında. Globaldeki araştırmaların bir bölümü Türkiye’de de yürütülüyor. Hatta Pfizer ve BioNTech iş birliği ile geliştirilen COVID-19 aşısının klinik araştırmasını Türkiye’de de başarıyla yönettik” diyor.

 

Pfizer’in, ilaç AR-GE’si ve üretiminde genel yaklaşımı nedir?

Pfizer, dünyanın önde gelen yenilikçi biyofarma şirketlerinden biridir. Pfizer’de biz, 170 yıldan fazla süredir bize güvenen herkes için bir fark yaratmak üzere çığır açan yeniliklerle hastaların hayatını değiştirmek misyonuyla çalışıyoruz.

Pfizer olarak, Türk tıbbının hizmetine sunduğumuz 119 ürünle kendimizi güçlü bir sağlık paydaşı ve yüksek teknolojili yerli üretici olarak tanımlıyoruz. Örnek olarak, 2012’den bu yana dünyanın en ileri teknoloji ürünlerinden biri olan ve en zorlu üretim süreçlerinden birine sahip olan konjüge pnömokok aşısını Türkiye’de üretiyoruz. ABD ve İrlanda’nın ardından Pfizer’in dünyadaki üçüncü aşı üretim merkezi Türkiye’dir.

Pfizer tüm dünyada kardiyovasküler hastalıklar, ağrı, inflamasyon, immünoloji, nadir hastalıklar, onkoloji, biyobenzerler ve aşılar gibi alanlarda 95 yeni ilaç AR-GE projesi bulunuyor.  Bunlardan yüzde 33’ü faz 3 klinik araştırma veya ruhsat aşamasına kadar ilerlemiş durumda.

Bugün globalde yürütülmekte olan bu araştırmaların bir bölümü Türkiye’de de yürütülüyor Hatta pandemi döneminde tüm insanlık için çok önemli olan Pfizer ve BioNTech iş birliği ile geliştirilen COVID-19 aşısının klinik araştırmasını Türkiye’de de başarıyla yürüttük. Türkiye COVID-19 aşısının klinik araştırmasına dahil olan çok az ülkeden biri oldu.

Pandeminin şirketiniz ilaç AR-GE faaliyetlerine nasıl bir etkisi oldu?

 İçinde bulunduğumuz COVID-19 salgını ve yıkıcı etkileri tüm dünyada hastalıklara, bu hastalıkların tedavisine ve AR-GE sürecine ilişkin farkındalığı artırmış durumda. Küresel çapta en yoğun AR-GE faaliyetlerini yürütmekte olan ilaç endüstrisi, COVID-19 ve diğer tüm hastalıkların tedavisi için ilaç geliştirme çabalarını uzun vadeli yatırımlarla, kesintisiz olarak sürdürüyor. Pfizer olarak COVID-19’un neden olduğu global sağlık krizine karşı büyük ilaç şirketlerinden biyoteknoloji şirketlerine, devlet kurumlarından akademik kurumlara kadar uzanan bir ekosistemle iş birliği yapıyoruz.

Yaşadığımız pandeminin dijitalizasyon üzerindeki hızlandırıcı etkisi ve uzaktan çalıştırılan araç ve yöntemlerden de bahsetmemiz gerekir. COVID-19 pandemisi sürecinde teletıp her zamankinden daha sık kullanıldı. Özellikle ABD gibi gelişmiş ülkelerde pandemi döneminde acil veya acil olmayan hasta vizitlerinin çoğu sanal olarak gerçekleşti. Video destekli doktor görüşmelerinin oranında yükselme gerçekleşirken, teletıp uygulamalarını en çok 20 ila 44 yaş arası hastaların kullandığı görüldü. Fiziksel olarak doktora gitme oranlarında 2019 ile 2020 arasında çok değişme olmasa da 2020 yılında bu görüşmelerin büyük çoğunluğu sanal ortamda gerçekleşti.

İlaç AR-GE çalışmalarında da dijitalleşme giderek daha sık yer almaya başladı. COVID-19 pandemisi dijitalleşmeye ve uzaktan çalışmaya imkân veren teknolojilere ivme kazandırdı. Klinik araştırmalarda teletıp, elektronik rıza/onay, elektronik hasta raporları, elektronik tıbbi kayıtlar, vb. daha sık kullanılmaya başlandı.

Türkiye’nin ilaç AR-GE alanındaki durumunu nasıl görüyorsunuz?

İlaç AR-GE’si bilgi, birikim, gelişmiş altyapı, insan kaynağı ve büyük yatırımlar gerektirir. Bir ilacın AR-GE süreci ortalama 10-15 yıl sürer ve maliyeti yaklaşık 2,6 milyar dolardır. İlaç sektöründe AR-GE harcamalarının yarıdan fazlası klinik araştırmalar alanında yapılmaktadır. 2017-2023 yılları arasında tüm dünyada 1 trilyon dolara yakın ilaç AR-GE yatırımı yapılması beklendiğini göz önünde bulundurursak, Türkiye’nin bu konuda atacağı adımlar, kaynak, bilgi ve rekabetçilik olarak geri dönecektir.

Ülkemizde ilaç AR-GE’sinin gelişmesi ve araştırmaların yaygınlaşması için yüksek kalite standartlarına ulaşmamız çok önemli.  Bu alanda öncü olan ülkelere baktığımızda klinik araştırmaların neredeyse toplum kültürünün bir parçası olacak kadar benimsenmiş ve artmış olduğunu görüyoruz. Dünyada yürümekte olan klinik araştırmaların %80’i ABD ve Avrupa’da yürütülüyor. Türkiye’nin, dünyanın 18’inci en büyük ilaç pazarına sahip olmasına rağmen, klinik araştırma sayısı bakımından 26’ıncı sırada olması, bu alanda ne kadar yol alabileceğimizi gözler önüne seriyor.

Pfizer olarak bu kapsamda 2000 yılından bu yana üniversiteler, akademisyenler ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle 3000’in üzerinde hekime klinik araştırma eğitimi verdik. Pfizer Türkiye, Bölgesel Klinik Araştırma Eğitim Programları ve AR-GE iş birliği projeleriyle ülkemizde yüksek kalite standartlarda araştırmaların yapılabilmesi ve bilim insanlarının uluslararası alanda en üst seviyelerde yer bulabilmesi için fırsatlar oluşturmaya devam ediyor.

11. Kalkınma Planı kapsamında ülkemiz ilaç endüstrisinin küresel pazardaki rekabet gücünün artırılması ve dünya ilaç değer zincirinde daha üst konuma taşınmasının temel amaç olarak benimsenmesi, ülkemizin ilaç geliştirme alanında küresel bir aktör olma arzusunun açık göstergesidir. İlgili planda biyoteknolojik ilaçlar gibi yüksek teknoloji gerektiren ürünler başta olmak üzere AR-GE, üretim, nitelikli insan kaynağı ve mevzuat konularında da gerekli ekosistemin oluşturulması hedefi doğrultusunda ilaç ve biyoteknoloji stratejilerinin geliştirilmesi geleceğe yönelik çizilen çok olumlu bir çerçevedir.

AR-GE için ayırdığınız yatırım oranı nedir?  Önümüzdeki dönemde odaklanacağınız alanlar neler olacak?

Pfizer’de insanların, sağlıklarını koruma çabalarında ya da sağlıklarına yeniden kavuşmak için verdikleri mücadelede yanlarında olmak için araştırmaya, keşfetmeye, geliştirmeye, ilaç ve aşıları hem bilinir hem de erişilebilir hale getirmeye çalışıyoruz.

Pfizer olarak 2020 yılında kazancımızın yaklaşık %22’sini, yani tüm dünyada 9,4 milyar dolar geliri AR-GE’ye ayırdık. Ülkemize dünyanın en yaygın kullanılan temel sağlık ürünlerini sunuyor ve en yeni tedavileri en kısa sürede hastalara ulaştırmak için çalışıyoruz. Ayrıca üniversiteler, dernekler ve kamu ile yaptığımız ortak projelerle yatırım ve inovasyon ortamına katkı sağlıyoruz.

Pfizer olarak aşı her zaman odağımızda olacak. COVID-19 aşıları ve ilaç tedavileri, onkoloji ve nadir hastalıklar alanında da yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Özellikle çaresi bulunmayan, küçük bir popülasyonu etkileyen ama derdi çok büyük olan hastalıkların yanı sıra, kişiye özel ilaçlar da ilgilendiğimiz alanlardan. Örneğin; gen tedavisi, kanserle mücadele eden ilaçlar, yüksek teknolojili aşılar, hedefe yönelik ve kişiye özel tedavilere odaklanıyoruz. Bu ilaçlara yönelik yapılan AR-GE çalışmaları ile geliştirilecek çığır açan tedavilerin hem dünyadaki hem de Türkiye’deki hastalarla buluşturulması hedefleniyor.

Eklemek istedikleriniz…

Her yeni ilaç bir fikrin kıvılcımından doğmuştur. Fikirler yaşamları değiştirme gücüne sahiptir. Gerçekten özel olduklarında yaşamları kurtarabilirler. COVID-19 ile mücadelede de aşı ve tedavi gelişimi, hepimizin umudu ve tüm dünyada yürütülen ortak çalışmaların öncelikli hedefi oldu. Bilim insanlarımızın geliştirdiği fikirleri koruyalım ve hepimiz bilimsel standartlardan ödün vermeden #ÇareBulanaDek çalışalım.

 

 

 

 

İlginizi çekebilir

Ruhsatlandırma Birimi, Hastaların Yenilikçi İlaçlarla Buluşmasında Kritik Bir Rol Üstleniyor

AstraZeneca Türkiye Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Direktörü Görkem Saka ile Türkiye’de ilaçların ruhsatlandırma süreçleri, AstraZeneca Ruhsatlandırma Birimi’nin faaliyetleri ve yenilikçi ilaçların hastaların hizmetine sunulmasındaki rolüne ilişkin bir sohbet gerçekleştirdik.