Diyabet; dünyada ve Türkiye de en önemli sağlık sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Sosyal ve ekonomik yüküyle toplum sağlığını ve sağlık sistemlerini pek çok güçlükle karşı karşıya bırakan diyabetin, görülme sıklığı ise tüm dünyada artıyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF)’in rakamlarına göre tüm dünyada 20-79 yaşındaki nüfusun 537 milyonu diyabetli. Yani bugün, 20-79 yaş arasındaki 10 yetişkinden 1’inde diyabet var. Yine IDF’in gerçekleştirdiği tahminler, dünyadaki yetişkin diyabetli sayısının bu hızda artmaya devam etmesi durumunda 2030’a kadar 643 milyona, 2045 yılında ise 784 milyona ulaşacağı yönünde.
Türkiye’de ise 12 milyonun üzerinde diyabetli bulunuyor. Avrupa’daki en yüksek diyabet sıklığına ve üçüncü en yüksek diyabetli birey sayısına sahip ülkeyiz. Türkiye sağlık bütçesinin dörtte biri diyabet ve diyabete bağlı organ hasarları için harcanmakta.
Diyabetlilerin yaklaşık yarısı hastalığının farkında olmadan yaşıyor. IDF verilerine göre, dünyada 212 milyon kişi, TURDEP II çalışmasına göre ise Türkiye’de diyabetlilerin yüzde 45’i hastalığının farkında değildir. Diyabet teşhisindeki gecikme, diyabetlinin tedavi edilmeden geçirdiği sürenin uzamasına ve yüksek kan şekerin neden olduğu hasarların ortaya çıkmasına neden oluyor. Teşhis edildiğinde her beş diyabetliden birinde diyabete bağlı komplikasyonların çoktan başlamış olduğu görülüyor.
Diyabet ciddi komplikasyonlar gelişinceye dek sessiz bir hastalık olarak ilerliyor!
Morbiditeyi artıran önemli hastalıklardan biri olarak kabul edilen diyabet,
- Kardiyovasküler nedenlerle ölümler diyabetli bireylerde, diyabetli olmayanlara göre 2 kat fazla.
- Son dönemde görülen böbrek yetmezliklerinin yaklaşık yarısının nedeni,
- 65 yaş altı körlüğün en yaygın nedeni,
- Travma dışı nedenlere bağlı ampütasyonun ise en yaygın nedeni olarak nitelendiriliyor.
Oysa sağlık tarama ve kontrollerinin düzenli olarak yapılması, tedavinin zamanında düzenlenebilmesi ve etkili diyabet yönetiminin sağlanarak, hastalığın yol açacağı sorunların önlenmesi açısından son derece önemli.
Diyabet yalnızca bireylerin yaşamını tehdit etmekle kalmıyor, ülkelerin sağlık ve sosyal güvenlik giderleri üzerinde de büyük bir yük oluşturuyor. Tüm dünyada diyabet ve komplikasyonlarının tedavisi için yapılan harcama 966 milyar doları buluyor. Bu yükü azaltmak ise ancak diyabete zemin hazırlayan faktörlerin önlenmesi ile hastalığın erken tanı ve tedavisini hedefleyen ulusal sağlık politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması ile mümkün olabilir.
Hareketsiz yaşam, sağlıksız ve yanlış beslenme, genetik yatkınlık, fazla kilolu olmak Tip 2 diyabete zemin hazırlıyor. Toplam diyabetli nüfusun yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan Tip 2 diyabet, doğru beslenme ve hareketsiz yaşamdan kaçınarak yüzde 58 oranında önlenebiliyor veya geciktirilebiliyor. Beslenme ve egzersiz yönünden olumsuz koşullar, çocuk ve gençlerdeki Tip 2 diyabet vakalarını da artırıyor.
İstanbul’daki köprüler diyabet için aydınlatılacak
Türk Diyabet Cemiyeti, Üsküdar Belediyesi ve Karayolları İstanbul 1. Şube Müdürlüğü iş birliğiyle Fatih Sultan Mehmet (FSM) ve Yavuz Sultan Selim (YSS) köprüleri, diyabete dikkati çekmek amacıyla diyabetin ulusal farkındalık rengi olan mavi ile aydınlatılacak. 14 Kasım günü havanın kararmasıyla mavi renge bürünecek köprülerdeki görsel şölen, gün ağarıncaya kadar sürecek.