Pazara Erişim ve Kamu İlişkileri Birimi olarak, hastaların hayatlarında anlamlı farklar yaratmak için bütüncül bakışla, stratejik adımların atılması için analiz eden, öngören ve liderlik eden bir role sahip olduklarını ifade eden Takeda Türkiye Pazara Erişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Ahmet Bilgiç ile pazar erişim fonksiyonunun stratejik önemi ve birimin faaliyetleri hakkında konuştuk.
Sizi tanıyabilir miyiz? Profesyonel kariyerinizden ve mesleki ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 2005 yılında Dowling Collega’da MBA programını tamamladım. İş hayatıma 2003 yılında Amerika’da The Oil Depot’ta pazarlama müdürü olarak başladım. 2006 yılında Türkiye’ye dönerek Tepe Teknoloji Servisleri’nde proje müdürü olarak çalışmaya başladım ve sağlık sektörü ile tanışmış oldum. Daha sonra TCHealth Bilgi Teknolojileri’nde sağlık yönetimi ve finansman danışmanı, Allergan, Novo-Nordisk’de pazara erişim müdürü, Sanofi Türkiye’de pazara erişim lideri, Gilead Türkiye’de pazara erişim direktör yardımcısı olarak çalıştım. Son iki yıldır ise Takeda Türkiye’de pazara erişim ve kamu ilişkileri direktörü sorumluluğunu üstleniyorum.
Direktörlüğünüzün amacını, organizasyon yapısını ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız? Organizasyonun tümüne baktığımızda direktörlüğünüzün taşıdığı önem ve hareket alanı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
242 yıl önce Japonya’da bitkisel ilaçların satışıyla başlayan Takeda hikâyesinin iki buçuk asırdır süregelmesindeki en büyük rol, şirketimizin hâlâ ‘Bütünlük, Dürüstlük, Adalet ve Azim’ değerleri rehberliğinde çalışmalarını sürdürüyor olmasıdır. Hastaların hayatlarında anlamlı farklar yaratmak için Pazara Erişim ve Kamu İlişkileri Birimi olarak bütüncül bakışla, stratejik adımların atılması için analiz eden, öngören ve liderlik eden bir role sahibiz. Geliştirdiğimiz yenilikçi ve çözüm odaklı tedavi yöntemlerimize ihtiyaç duyan hastalarımızın tedaviye erişimini sağlamak için optimum çözümler oluşturuyor, hastalarımızın tedaviye erişimlerini sürekli kılıyor ve doğru fiyatlandırma politikaları geliştiriyoruz. Pazar erişim ve kamu ilişkileri alanında yetkin ekip arkadaşlarım ile birlikte, fiyatlandırma ve geri ödeme süreçlerinde görev almanın yanı sıra, iç ve dış paydaşlarımız nezdinde de etki yaratmaya odaklanıyoruz.
Bu alanının stratejik öneme sahip olmasının sebeplerinden biri de yenilikçi bir ürünün ülkemizde ruhsat başvurusu yapılmadan önce hastaların tedavisine ne zaman, ne koşullarda ve hangi fiyattan sunulabileceğine dair doğru planlamaların yapılmasında gerekli girdileri oluşturabilmesidir. Bu da ülkemizin sosyoekonomik durumunu, hasta popülasyonunu, mevcuttaki alternatif tedavi seçeneklerini, Sağlık Bakanlığı ilaç fiyat politikalarını ve ödeyici kurumun bakış açısını bütüncül bir şekilde planlamalara yansıtmakla mümkün olmaktadır.
Direktörlüğünüzün Takeda’da ulusal ve global fonksiyonları neler? Pozisyonunuz size
hangi sorumlulukları yüklüyor?
Lider firmalarından biri olarak yaklaşık 80 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Küresel olarak daha fazla insan için yenilikçi ilaçlar ve dönüştürücü tedaviler sunmak amaçlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birimimiz bu misyon çerçevesinde, değişen hasta beklentilerinden yenilikçi tedavi uygulamalarına, teknoloji ile hızla değişen dünya koşullarından ekonomik değerlere kadar pek çok kriteri analiz ederek değerlendiriyor. Mevcut koşulları gelecek öngörülerimizle sentezleyerek, insan odaklı yaklaşımımızla orta ve uzun dönem faaliyetlerimizi planlıyoruz. Pozisyonum gereği değişime hızlı uyumlanmam, tüm ekiplerle güçlü bir iletişim bağı kurmam, gündemi ve regülasyonları yakından takip ederek çevik hareket etmem gerekiyor.
Pazar erişim ve kamu ilişkiler alanında çok farklı bakış açılarına ve önceliklere sahip birçok paydaşla birlikte çalışarak ortak bir çözümde bu paydaşları buluşturabilmemiz çok kritik olduğundan, ekip arkadaşlarımla birlikte farklı önerileri dinliyor, bunları analiz ediyor ve ortak çözümü oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun için gerekli yetkinliklerimizi ve tecrübelerimizi geliştirmek adına da sık sık bir araya gelerek ortak çalışma platformları oluşturmaya çalışıyoruz.
Ülkemizde ilaçların pazara erişim sürecini anlatabilir misiniz?
Pazar erişim; ruhsatlandırma, fiyatlandırma ve geri ödeme süreçlerini kapsamaktadır. Pazar
erişim kamu otoritesi tarafından tanımlanan başvuru, değerlendirme ve karar alma süreçleriyle
etkililik ve güvenliliği klinik araştırmalar ile ispatlanmış ve uluslararası otoriteler tarafından
da onaylanan bir ürünün Türkiye’de ruhsatlandırılması, fiyatlandırılarak serbest eczanelerde
satılabilmesi ve nihayetinde geri ödeme kararı ile sağlık güvencesi kapsamında hastaların
tedaviye ulaşabilir hale gelmesidir. Yenilikçi ilaçlar, ruhsat başvurusundan geri ödeme kararına kadar geçen süreçlerde pek çok komisyon ve teknik komite toplantılarında değerlendirilmekte, bu süreçlerde etkililik ve güvenlilik parametrelerine ilaveten, ilgili tedavi alanında değerlendirilen ilaca olan gereksinim (karşılanmamış ihtiyaç) ve kamu bütçesine potansiyel etkisi belirlenmektedir. Geri ödeme kararı, ilgili klinisyen uzmanların katılımıyla oluşturulan teknik komite değerlendirmesi doğrultusunda, ilgili geri ödeme alt komitesi tarafından oluşturulan tavsiye kararı sonrası geri ödeme üst komitesi tarafından karara bağlanmaktadır.
Bu komiteler sağlık ve sosyal güvenlik kurumları dışında, kamu maliyesi ve finansmanı alanlarında uzman yetkililerin katılımı ile oluşmaktadır. Bu çerçevede, değerlendirilen ilaca ait hastalık, endikasyon ve ürünün sağladığı avantaj ve üstünlüklerin sistematik bir yaklaşımla hazırlanması ve iletişiminin yapılması önem taşımaktadır. Süreçlerin iyi işletilebilmesi için ilacın katacağı değerin tanımlanması; klinik veriler ve sağlık ekonomisi çıktıları da kullanılarak değerin oluşturulması ve sonrasında da bu değerin iletilebilmesi gerekmektedir.
Sağlık politikalarını ülkemiz ve küresel ölçekte nasıl değerlendirirsiniz?
Takeda olarak, hastalarımızın hayat kalitelerini artırmak için çalışırken, sağlık hizmetlerinden
yararlanmanın, tedaviye erişimin tüm dünyada en temel insan hakkı olması bilinci ile
süreçlerimizi yönetiyoruz. Dünya geneli ile karşılaştırdığımızda Türkiye gelişmiş bir sağlık hizmetine ve kapsayıcı bir geri ödeme sistemine sahiptir. Bu kapsamda, Takeda Türkiye olarak biz de şirketimizin uluslararası yenilikçi yaklaşımlarını sistemlerimize dahil etmenin yanı sıra, ülkemizin sağlık alanındaki politikalarını takip ediyoruz. Bunların yanı sıra, ülkemizin yenilikçi tedavilere erişimini hızlandırabilmek ve sağlık politikalarını destekleyebilmek adına kamu paydaşlarımızla ilgili platformlarda bir araya gelerek paylaşımlarda bulunuyoruz.
Yenilikçi tedavileri nasıl değerlendirirsiniz?
Kendisini ‘Daha Sağlıklı, Daha Parlak bir Gelecek’ sunmaya adayan, hasta merkezli, bir biyofarma şirketi olarak teknolojiyi takip ederek sürekli değişen ihtiyaçlara inovatif çözümler geliştirmek için Ar-Ge projelerine yatırım yapmak ve toplumsal ihtiyaçları analiz etmek önceliklerimiz içerisinde yer alıyor. Bilim ve Ar-Ge odaklı bir kurum olarak küresel düzeyde, 2022 yılında Ar-Ge çalışmalarımıza 4,8 milyar dolar bütçe ayırdık. Bunun yanı sıra, hastaların tedaviye erişimlerini yeni yöntemlerle çözmek amaçlı teknolojik gelişmeleri süreçlerimize dahil ediyoruz. Yenilikçi tedavilerin desteklenmesinin ve gelişmesinin hem toplumumuzun sağlık düzeyinin iyileştirilmesine hem de sağlık ekonomisine katkılar sağlayacağına inanıyorum.