Erken Teşhis ve Tedavi Kalp Hastalıklarından Korunmada Hayati Öneme Sahip!

Novartis Türkiye ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), Dünya Kalp Günü’nü kutlamak ve kalp sağlığı konusunda toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, kalp sağlığı ve dislipidemi üzerine yoğunlaşan bir bilinçlendirme projesi başlattı.Proje kapsamında basın ve sosyal medya aracılığıyla toplumu kalp sağlığı hakkında bilgilendirerek, kalp hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi konusundaki önemli mesajların geniş kitlelere ulaştırılılması hedefleniyor.

Kalp hastalıkları, dünya genelinde en yaygın ölüm nedenlerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl yaklaşık 18 milyon insan kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakamlar, kalp sağlığının korunmasının ne denli kritik olduğunu gözler önüne seriyor.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ölüm verileri toplam ölümlerin içinde kalp hastalıklarının payının gittikçe artma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Kalp hastalıkları 1989’da yüzde 40, 1993’te yüzde 45,2009’da yüzde 40 ve 2013’te yüzde 39.6, 2014 yılında yüzde 40,4 ile tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor.

Türkiye’de kalp sağlığı ve dislipidemi

Türkiye’de her yıl binlerce insan kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerle yaşamını yitiriyor. Bu hastalıkların önemli bir nedeni olarak dislipidemi öne çıkıyor. Dislipidemi, kanda anormal seviyelerde lipid bulunması durumu olarak tanımlanıyor ve özellikle yüksek LDL (kötü kolesterol) seviyeleri ile düşük HDL (iyi kolesterol) seviyeleri kalp hastalıklarına zemin hazırlayabiliyor. Dislipidemi, ateroskleroz gelişimine yol açarak kalp krizi ve inme riskini artırıyor.

Genel olarak iskemik kalp hastalıklarının 1/3’ünün yüksek kolesterolle ilişkili olduğu belirtiliyor. Tüm dünyada yılda 2,6 milyon ölümün (yüzde 4,5) ve 29,7 milyon DALY (Engelliliğe göre ayarlanmış yaşam yılları) veya total DALY’nin yüzde 2’sinin yüksek kolesterole bağlı olduğu tahmin ediliyor ve yüksek serum kolesterolünü düşürmenin kalp hastalığı riskini azaltıyor.

Yüksek LDL kolesterol seviyeleri, damar tıkanıklıklarına ve kalp krizlerine yol açıyor

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, Türkiye’de dislipidemi farkındalığının yeterli düzeyde olmadığını belirterek, bu konuda toplumun daha fazla bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Dislipidemi, halk arasında yeterince tanınmıyor ve bu durum ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Kanda yüksek LDL kolesterol seviyeleri, damar tıkanıklıklarına ve bunun sonucunda kalp krizlerine yol açabilir. Erken teşhis ve tedavi, kalp hastalıklarından korunmada hayati öneme sahip” diyen Prof. Dr. Değertekin, bu bağlamda eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, dislipideminin neden olduğu kalp hastalıklarının belirtileri genellikle sessizce ilerlediği için düzenli sağlık kontrollerinin önemi üzerinde durdu.

Erken teşhisin ve tedavi seçeneklerinin önemi

Kalp hastalıklarının belirtileri genellikle geç fark edilse de erken teşhis ile bu hastalıkların önlenmesinin mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Değertekin, özellikle yenilikçi tedavi seçeneklerinin kalp sağlığının korunmasında önemli rol oynadığını kaydetti. Bu bağlamda, geliştirilen yenilikçi tedavi yöntemlerinin, kalp sağlığının korunması ve hastalıkların önlenmesinde büyük bir adım olduğunu söyleyen Prof. Değertekin “Statinler, PCSK9 inhibitörleri gibi tedaviler, dislipidemi yönetiminde önemli yer tutuyor ve kalp krizi riskini önemli ölçüde azaltıyor” dedi.

Novartis kalp hastalıkları alanında yenilikçi tedaviler geliştirmeye devam ediyor

Novartis Türkiye Ülke Başkanı Natacha Theytaz, Novartis’in kalp sağlığı alanında dünya genelinde köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. “Novartis, son altmış yıldır, kardiyovasküler hastalıklar için bakım standardını dönüştürmekten düşük gelirli toplumlardaki sağlık sistemlerini güçlendirmeye kadar dünya çapında kalp sağlığını geliştirmek için çalışıyor” diyen Theytaz, kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerinin yüzde 85’inden fazlasını aterosklerotik kardiyovasküler hastalıkların oluşturduğunu ifade etti ve şöyle devam etti: “Burada ana risk faktörü, ‘kötü kolesterol’ olarak da adlandırılan yüksek LDL-C’dir (düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol). Statinler şu anda dünya çapında ASCVD hastalarının yüzde 90’ına LDL-C’yi düşürmek için reçete edilmektedir, ancak bunların yüzde 70’inden fazlası optimal LDL-C seviyesinde değildir ve kardiyovasküler olay ve ölüm risklerini artırmaktadır. KVH ile mücadele taahhüdümüzün bir parçası olarak, kalbin vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için yeterince kan pompalayamadığı potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durum olan kalp yetmezliğine de odaklanıyoruz. Bu durum hastaların yorgun ve nefes darlığı hissetmesine yol açıyor ve hastaneye yatma veya ani kalp ölümü riski taşıyor. Dünya genelinde en az 26 milyon kişi kalp yetmezliği ile yaşıyor. Bu da, küresel ekonomiye her yıl hem doğrudan hem de dolaylı maliyetler açısından tahmini 108 milyar ABD doları tutarında büyük bir yük oluştuğunu gösteriyor.”

Theytaz sözlerini bitirirken bu alanda öncü olduklarını ve hastaların ilaca erişimini kolaylaştırmak için hekimlerle iş birliği içinde çalıştıklarını da ifade etti.

İlginizi çekebilir

Atabay İlaç ve Kimya 85’inci Yılında Yerli İlaç Üretiminde Öncü Rolünü Sürdürüyor

İlaç üretimini vatani bir görev olarak üstlenen Atabay İlaç ve Kimya 85 yıldır, ihtiyaç duyan her haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek Türkiye’yi ilaç açısından bağımsız kılmak hedefiyle çalışıyor. Atabay, yerli ilaç üretimini ileriye taşıma yolundaki faaliyetlerine büyük bir motivasyonla devam ediyor. Türkiye’nin en köklü ilaç üreticilerinden biri olan Atabay İlaç ve Kimya 85 yaşında. Atabay İlaç ve Kimya, 1939 yılından bu yana “geçmişten geleceğe sağlık” bilinci ile uçtan-uca yerli üretime odaklanıyor, halk sağlığı için çalışıyor. İlaç etkin maddeleri üretiminde yüzde 95’e ulaşan oranlarda yurt dışına bağımlı olan ülkemizde yüzde 100 yerli ilaç geliştirmeyi hedefleyen Atabay, yenilikçi projelerle sektörde fark yaratıyor. Atabay’ın Türkiye’nin en önemli ilaç etkin maddesi ve ilaç üreticilerinden biri olduğunu belirten Atabay İlaç ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Atabay Taşkent, “Eczacısı, hekimi, hemşiresi, ilaç üreticisi, kalite kontrol laborantı, kalite güvence uzmanı, Ar-Ge uzmanı, teknikerler, teknisyenler, hep beraber sağlıklı toplum konusunda sorumluluk alıyoruz. Atabay’da her nesil el birliğiyle halkımızın sağlığı için çalışıyor. Hedefimiz ülkemizde teknolojik know-how geliştirerek etkin madde üretim başarılarımızı birçok alana yaymak ve yerli ilaç üretimini ileriye taşıyarak, ilaçta dışa bağımlılığı azaltmak. Bu alandaki faaliyetlerimizi ve Ar-Ge çalışmalarımızı sürekli ileriye taşıyoruz. Bizden sonra gelecek nesillerin de şirketimizin değer ve hedeflerini daha da ileriye taşıyacağına inanıyoruz” dedi. Halk sağlığı için gerekli ilaçların sürekli bulunabilirliğini sağlıyor Atabay İlaç ve Kimya küçük molekül, bitkisel ve biyoteknolojik ilaç etkin maddeler (API) ve müstahzar ilaç konusunda Ar-Ge çalışmaları yürüten, ilaç ve aşı geliştirmek için hekimler, eczacılar, start-up’lar ve üniversitelerle iş birliği yapan, uçtan uca ilaç geliştirme değer zincirine liderlik ederek halk sağlığı için gerekli ilaçların sürekli olarak bulunabilirliğini sağlayan üçüncü nesil bir aile şirketi. İnsan sağlığını ve tabiatın korunmasını temel alan Atabay, halkın ihtiyacı olan ilaçları geliştiriyor ve ekonomik bir şekilde üretiyor. Bu işi vatani görev olarak gördüklerini dile getiren Zeynep Atabay Taşkent, “Parasetamol, Oseltamivir, Asetilsisteyn ham maddelerinin geriye dönük entegrasyonu ve zamanla geliştirilen iyi sentez yöntemi sayesinde bu ürünlerde Avrupa ve yakın coğrafyadaki tek üretici konumundayız. Bu ham maddeleri 67 ülkeye ulaştırıyoruz. Biyoteknolojik ilaç ve aşı geliştirmede Türkiye’de Ar-Ge yatırımı yapan ve insan kaynağı yetiştiren öncü firmalar arasındayız. İhtiyaç duyan her haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek, Türkiye’yi ilaç açısından bağımsız kılmak hedefiyle çalışıyoruz” diye konuştu. “Kârımızı üretim tesisi, ürün geliştirme ve Ar-Ge için ayırıyoruz” Zeynep Atabay Taşkent sözlerine şöyle devam etti: “İlaç geliştirme sürecine uçtan uca yatırım yapıyoruz. Kârımızı üretim tesisi, ürün geliştirme ve Ar-Ge için ayırıyoruz. Yerli ilaç etkin maddesi üretim kapasitemizi arttırmak üzere Teknoloji Odaklı Sanayi Hamle Programı’nda proje yürütüyoruz. 2019 senesinde Acıbadem Ar-Ge Tesisimiz için ve 2022’de ise Gebze Ar-Ge Tesisi için T.C. Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’ndan akreditasyon aldık. İkinci Ar-Ge merkezimizde küçük molekül, biyoteknoloji, aşı ve Geleneksel Bitkisel Tıbbı Ürün (GBTÜ) üzerine yeni ilaç etkin maddeleri (API) geliştiriyoruz. Pandemi döneminde Covid-19’a karşı mücadelede geliştirdiğimiz ilaç, aşı ve Ar-Ge yatırımlarıyla 2020 senesinde ‘Turkish Time Ar-Ge 250’ sıralamasında 75’inci sırada yer alarak zor dönemlerde de halkın ihtiyacı olan ilaçları karşılamak üzere çıktığımız yolda, kararlılığımızı bir kere daha göstermiş olduk.” İSO’nun en büyük ilaç firmaları arasında 6’ncı sırada İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nda en büyük ilaç firmaları arasında 6’ncı sırada yer alan Atabay, tüm tesislerinde Sağlık Bakanlığı tarafından GMP (İyi Üretim Uygulamaları) onayına sahip. 150’nin üzerinde beşeri, tarım ve veteriner ilaç etkin maddesine imza atan Atabay, tesislerindeki özel antibiyotik, şurup, steril üretim, toz dolum, tablet ve kapsül hatlarıyla yaklaşık 300 milyon kutu kapasitesine ulaşarak, ülkemizde iç piyasaya en fazla üretim yapan tesisler arasında yer alıyor. Atabay Biyoteknoloji, ülkemizde aşı üretim iznine sahip T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan GMP onayı almış 5 tesisten ve mikrobiyal biyobenzer üretim iznine sahip 3 tesisten biri. TÜBİTAK destekli İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (IBG) tarafından Covid-19 pandemisi için geliştirilen ve bir platform aşı teknolojisi olma açısından çok kritik olan ‘Rekombinant Protein RBD Subunit Aşısı’, GMP onaylı Atabay Biyoteknoloji Tesisi’nde klinik çalışmalar için üretiliyor. Türkiye’nin 10 üniversitesi ile kamu-üniversite-sanayi iş birliği projeleri geliştiren Atabay, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile stratejik Ar-Ge projeleri yürütüyor. Ayrıca üniversite Sanayi İş birliği Merkezi Platformu- ÜSİMP’e üyeliği sayesinde ülkemizdeki birçok Üniversite Teknoloji Transfer Ofisi ve Teknoparkı ile iş birliklerini güçlendiriyor. Yenilikçi ürün ve ihracat çalışmalarına hız kazandırdı Atabay İlaç ve Kimya, müstahzar ürün gamında Beta laktam antibiyotik, steril infüzyon, steril kullanıma hazır şırınga, tablet, toz dolum ve şurup tesislerinde hem yurt içine hem de yurt dışına üretim yapıyor. 2020 senesinde yapılan modernizasyon atılımı ile üretim tesisleri için EU GMP, Kanada GMP onaylarını alarak ihracat kapasitesini artıran Atabay, aynı zamanda T.C. Sanayi Teknoloji Bakanlığı Hamle Programı ile ilaç etkin madde (API) üretim tesisi modernleşmesi ve yenilikçi ürünlerin geliştirilmesi çalışmasını da hızlandırdı. Atabay, stratejik olarak gördüğü bu alanda; dünyada gelişebilecek doğal afet, ekonomik kriz ve politik durumlardan bağımsız bir şekilde ülkemizde ve yurt dışında ilaç ihtiyacını karşılayabilmeyi hedefliyor.