Sürdürülebilirlik Anlayışımızın Temelinde, Sağlık Hizmetlerine Erişimin Artırılması Yer Alıyor

AstraZeneca’nın global sürdürülebilirlik stratejisinin sağlık hizmetlerine erişim, çevre koruma, etik ve şeffaflık olmak üzere üç alana odaklandığını söyleyen AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz, bu çerçevede AstraZeneca Türkiye olarak attıkları adımlara ilişkin bilgiler verdi.

AstraZeneca’nın global ölçekte ESG yaklaşımı, bu konuya verdiği önem ve stratejisinden söz eder misiniz?

Sağlık, hem insanların hem de toplumun temelinde yer alıyor. Sağlıklı olduğumuzda toplumlar ve ekonomiler gelişiyor. Ancak yaşlanan nüfus, kronik hastalıkların artan yükü ve iklim krizinin sağlık üzerindeki artan etkisi nedeniyle sağlık sistemleri insanların sağlık ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Dünya çapında sağlık hizmetlerinde eşitsizlikler her ülkede daha fazla yaşanıyor. Dolayısıyla AstraZeneca olarak insanlar, toplum ve gezegenin sağlığını bir bütün olarak ele alıyoruz. Bu yaklaşımı tüm sürdürülebilirlik çabalarımıza yerleştiriyoruz ve yalnızca ilaçlarımızla değil, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda en anlamlı etkiyi yaratmak için sahip olduğumuz yetkinlikleri kullanarak olumlu bir değişim yaratmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede global sürdürülebilirlik stratejimiz, sağlık hizmetlerine erişim, çevre koruma, etik ve şeffaflık olmak üzere üç alana odaklanıyor.

Kurumsal ilişkiler birimi olarak odağınızda şu an hangi konular bulunuyor? Şirket içinde nasıl bir rol alıyorsunuz?

İlaç şirketleri sağlığa erişim ve halk sağlığı hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kilit bir role sahip. Biz bu rolün, yalnızca ilaç geliştirme, klinik araştırmalar ve tedavileri sağlık sisteminin hizmetine sunmakla sınırlı olmadığına inanıyoruz. Bu nedenle kurumsal ilişkiler birimi olarak çalışmalarımızın odağında sağlığa erişimin geliştirilmesi, tedavi alanlarına ilişkin gelişmeler, sağlık okuryazarlığı, inovasyon ve sürdürülebilirlik konuları yer alıyor. Sağlık sonuçlarının iyileştirilmesinde ihtiyaçların tespiti ve bu ihtiyaçlara çözüm olabilecek adımların ekosistemde yer alan paydaşlar ile iş birliği halinde geliştirilmesi konusunda sorumluluklarımız olduğunu düşünüyoruz. Bu yaklaşımımızın sağlık sisteminin dönüşümüne önemli bir katkı sağladığına inanıyoruz. Kurumsal ilişkiler birimimiz çalışanlarımız ve dış paydaşlarımız arasında bir köprü görevi görüyor; sağlık politikalarının belirlenmesi ve geliştirilmesi için yürüttüğümüz çalışmaların yanı sıra iletişim faaliyetleriyle toplumda erken tanı ve sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesini amaçlıyoruz.

AstraZeneca Türkiye’nin topluma, çevreye ve çalışanlarına karşı hissettiği sorumluluk ve bu sorumluluk çerçevesinde hayata geçirdiği projelerden söz eder misiniz?

Global sürdürülebilirlik stratejimizin üç odağında da Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımız ilk günden bu yana önemli çalışmalar yürütüyoruz.

Küresel sürdürülebilirlik çabalarımızın bir parçası olarak, faaliyet gösterdiğimiz tedavi alanlarındaki hastaların sağlık hizmetlerine erişimini ve hasta sonuçlarını iyileştirmek için iş yapma şeklimizi sürekli olarak dönüştürüyoruz. Kamu, akademi ve sivil toplum kuruluşları ile iş birlikleri yaparaktoplumda farkındalık sağlamayı amaçlıyoruz. Onkoloji alanında ‘Akciğerimizi Okuyoruz’, ‘Kendini Tanı, Erken Tanı Meme Kanseri Farkındalık Hareketi’, “Kontrol Sende Cevabı Gende’ gibi farkındalık projelerine koşulsuz katkıda bulunuyoruz. Bu alanda hayata geçirdiğimiz en son projemiz ise ülkemizde birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, halk sağlığına ilişkin bilinçlendirme ve tarama gibi faaliyetlerin yaygınlaştırılmasına destek vermek amacıyla Sağlık Bakanlığı’na koşulsuz olarak bağışladığımız mobil sağlık merkezi oldu. Röntgen odası, laboratuvar, solunum fonksiyon testi cihazları, acil durum sedyesinin yanı sıra kalp ve akciğer filmi için kurşun kaplı x-ray odası da bulunan mobil sağlık merkezi ülke genelinde Sağlık Bakanlığı’nın belirleyeceği ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılacak.

Çevre koruma alanında ise sağlıklı insanlar ile sağlıklı gezegen arasında güçlü bir ilişki olduğuna inanıyoruz. Önemli bir önlem alınmadığı takdirde sıcaklıklara bağlı ölümlerin sayısının 2050 yılına kadar üç kattan fazla artabileceği öngörülüyor.[1] Bu nedenle hem iklim değişikliğinin etkileriyle bağlantılı hastalıkların artan yaygınlığıyla mücadeleye yardımcı olmayı hem de AstraZeneca olarak çevresel ayak izimizi tamamen ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Global hedefimiz Kapsam 1 ve 2 emisyonlarımızı 2015 baz yılına göre 2025 sonuna kadar yüzde 98 oranında azaltmak. Bu kapsamda Türkiye’de de yaklaşık 300 kişiden oluşan tüm saha çalışanlarımızın araçlarını yüzde 100 elektrikli araçlarla yeniledik. Bu geçiş ile birlikte Türkiye’de bu kadar yüksek sayıda elektrikli araç değişimi yapan ilk firma olduk.

Son olarak etik ve şeffaflık ilkemiz kapsamında özellikle çeşitlilik ve kapsayıcılık alanlarına odaklanıyoruz. Global olarak en önemli hedeflerimizden biri yönetim kadrolarında cinsiyet eşitliği sağlamak. Bu kapsamda Türkiye’de çalışanlarımızın yüzde 48’i, yönetim kurulumuzun yüzde 55’i kadınlardan oluşuyor. Yönetim kademesindeki orta ve üst düzey kadın yönetici oranımız ise yaklaşık yüzde 70.

Sürdürülebilirlik çalışmalarınıza çalışanlarınızı nasıl dâhil ediyorsunuz?

Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığımız ilk günden bu yana toplum sağlığının geliştirilmesine destek vermeyi kurumsal sorumluluklarımız ve önceliklerimiz arasında görüyoruz. Çalışanlarımızın sosyal sorumluluk faaliyetlerimizi gönüllü bir şekilde sahiplenmesine büyük önem veriyoruz, onların geri bildirimleriyle çalışmalarımızı şekillendiriyoruz. Yönetim ve liderlik ekibimiz de sürdürülebilirlik ve gönüllülük çalışmalarımıza aktif şekilde destek oluyor. Bugüne kadar çeşitli kurumlardan ödüllere layık görülen, 2016 yılından bu yana ‘Daha İyi Bir Yaşam İçin Gönüllüyüz!’ mottosuyla çalışmalarını sürdüren yaklaşık 100 kişilik AstraZeneca Gönüllülük Takımımız ve çeşitli fonksiyonlardan bir araya gelen gönüllü çalışma arkadaşlarımızdan oluşan Sıfır Karbon Çalışma Grubumuz bu çalışmalarımıza verebileceğim örnekler arasında. Ekiplerimizin gönüllü olarak bir araya gelerek yaptığımız işlere katkıda bulunması, şirketimizin sürdürülebilirlik alanındaki hedeflerini benimsemelerine ve projelerimizde daha etkili sonuçlar almamıza yardımcı oluyor. 

Firma olarak sürdürülebilir bir dünya için nasıl bir taahhütte bulunuyorsunuz?

Sürdürülebilir bir dünya için taahhüdümüz; sağlık sistemlerinin daha dayanıklı olmasına yardımcı olmak, hastaların sağlık hizmetlerine erişimini artırmak ve faaliyetlerimizi karbon negatif yapmak. Bundan sonra da insanların, toplumun ve gezegenimizin sağlığı için olumlu etki yaratma kararlılığımıza odaklanmaya devam edeceğiz.


[1] https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(23)01859-7/fulltext

İlginizi çekebilir

Atabay İlaç ve Kimya 85’inci Yılında Yerli İlaç Üretiminde Öncü Rolünü Sürdürüyor

İlaç üretimini vatani bir görev olarak üstlenen Atabay İlaç ve Kimya 85 yıldır, ihtiyaç duyan her haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek Türkiye’yi ilaç açısından bağımsız kılmak hedefiyle çalışıyor. Atabay, yerli ilaç üretimini ileriye taşıma yolundaki faaliyetlerine büyük bir motivasyonla devam ediyor. Türkiye’nin en köklü ilaç üreticilerinden biri olan Atabay İlaç ve Kimya 85 yaşında. Atabay İlaç ve Kimya, 1939 yılından bu yana “geçmişten geleceğe sağlık” bilinci ile uçtan-uca yerli üretime odaklanıyor, halk sağlığı için çalışıyor. İlaç etkin maddeleri üretiminde yüzde 95’e ulaşan oranlarda yurt dışına bağımlı olan ülkemizde yüzde 100 yerli ilaç geliştirmeyi hedefleyen Atabay, yenilikçi projelerle sektörde fark yaratıyor. Atabay’ın Türkiye’nin en önemli ilaç etkin maddesi ve ilaç üreticilerinden biri olduğunu belirten Atabay İlaç ve Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Atabay Taşkent, “Eczacısı, hekimi, hemşiresi, ilaç üreticisi, kalite kontrol laborantı, kalite güvence uzmanı, Ar-Ge uzmanı, teknikerler, teknisyenler, hep beraber sağlıklı toplum konusunda sorumluluk alıyoruz. Atabay’da her nesil el birliğiyle halkımızın sağlığı için çalışıyor. Hedefimiz ülkemizde teknolojik know-how geliştirerek etkin madde üretim başarılarımızı birçok alana yaymak ve yerli ilaç üretimini ileriye taşıyarak, ilaçta dışa bağımlılığı azaltmak. Bu alandaki faaliyetlerimizi ve Ar-Ge çalışmalarımızı sürekli ileriye taşıyoruz. Bizden sonra gelecek nesillerin de şirketimizin değer ve hedeflerini daha da ileriye taşıyacağına inanıyoruz” dedi. Halk sağlığı için gerekli ilaçların sürekli bulunabilirliğini sağlıyor Atabay İlaç ve Kimya küçük molekül, bitkisel ve biyoteknolojik ilaç etkin maddeler (API) ve müstahzar ilaç konusunda Ar-Ge çalışmaları yürüten, ilaç ve aşı geliştirmek için hekimler, eczacılar, start-up’lar ve üniversitelerle iş birliği yapan, uçtan uca ilaç geliştirme değer zincirine liderlik ederek halk sağlığı için gerekli ilaçların sürekli olarak bulunabilirliğini sağlayan üçüncü nesil bir aile şirketi. İnsan sağlığını ve tabiatın korunmasını temel alan Atabay, halkın ihtiyacı olan ilaçları geliştiriyor ve ekonomik bir şekilde üretiyor. Bu işi vatani görev olarak gördüklerini dile getiren Zeynep Atabay Taşkent, “Parasetamol, Oseltamivir, Asetilsisteyn ham maddelerinin geriye dönük entegrasyonu ve zamanla geliştirilen iyi sentez yöntemi sayesinde bu ürünlerde Avrupa ve yakın coğrafyadaki tek üretici konumundayız. Bu ham maddeleri 67 ülkeye ulaştırıyoruz. Biyoteknolojik ilaç ve aşı geliştirmede Türkiye’de Ar-Ge yatırımı yapan ve insan kaynağı yetiştiren öncü firmalar arasındayız. İhtiyaç duyan her haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek, Türkiye’yi ilaç açısından bağımsız kılmak hedefiyle çalışıyoruz” diye konuştu. “Kârımızı üretim tesisi, ürün geliştirme ve Ar-Ge için ayırıyoruz” Zeynep Atabay Taşkent sözlerine şöyle devam etti: “İlaç geliştirme sürecine uçtan uca yatırım yapıyoruz. Kârımızı üretim tesisi, ürün geliştirme ve Ar-Ge için ayırıyoruz. Yerli ilaç etkin maddesi üretim kapasitemizi arttırmak üzere Teknoloji Odaklı Sanayi Hamle Programı’nda proje yürütüyoruz. 2019 senesinde Acıbadem Ar-Ge Tesisimiz için ve 2022’de ise Gebze Ar-Ge Tesisi için T.C. Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’ndan akreditasyon aldık. İkinci Ar-Ge merkezimizde küçük molekül, biyoteknoloji, aşı ve Geleneksel Bitkisel Tıbbı Ürün (GBTÜ) üzerine yeni ilaç etkin maddeleri (API) geliştiriyoruz. Pandemi döneminde Covid-19’a karşı mücadelede geliştirdiğimiz ilaç, aşı ve Ar-Ge yatırımlarıyla 2020 senesinde ‘Turkish Time Ar-Ge 250’ sıralamasında 75’inci sırada yer alarak zor dönemlerde de halkın ihtiyacı olan ilaçları karşılamak üzere çıktığımız yolda, kararlılığımızı bir kere daha göstermiş olduk.” İSO’nun en büyük ilaç firmaları arasında 6’ncı sırada İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nda en büyük ilaç firmaları arasında 6’ncı sırada yer alan Atabay, tüm tesislerinde Sağlık Bakanlığı tarafından GMP (İyi Üretim Uygulamaları) onayına sahip. 150’nin üzerinde beşeri, tarım ve veteriner ilaç etkin maddesine imza atan Atabay, tesislerindeki özel antibiyotik, şurup, steril üretim, toz dolum, tablet ve kapsül hatlarıyla yaklaşık 300 milyon kutu kapasitesine ulaşarak, ülkemizde iç piyasaya en fazla üretim yapan tesisler arasında yer alıyor. Atabay Biyoteknoloji, ülkemizde aşı üretim iznine sahip T.C. Sağlık Bakanlığı’ndan GMP onayı almış 5 tesisten ve mikrobiyal biyobenzer üretim iznine sahip 3 tesisten biri. TÜBİTAK destekli İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi (IBG) tarafından Covid-19 pandemisi için geliştirilen ve bir platform aşı teknolojisi olma açısından çok kritik olan ‘Rekombinant Protein RBD Subunit Aşısı’, GMP onaylı Atabay Biyoteknoloji Tesisi’nde klinik çalışmalar için üretiliyor. Türkiye’nin 10 üniversitesi ile kamu-üniversite-sanayi iş birliği projeleri geliştiren Atabay, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile stratejik Ar-Ge projeleri yürütüyor. Ayrıca üniversite Sanayi İş birliği Merkezi Platformu- ÜSİMP’e üyeliği sayesinde ülkemizdeki birçok Üniversite Teknoloji Transfer Ofisi ve Teknoparkı ile iş birliklerini güçlendiriyor. Yenilikçi ürün ve ihracat çalışmalarına hız kazandırdı Atabay İlaç ve Kimya, müstahzar ürün gamında Beta laktam antibiyotik, steril infüzyon, steril kullanıma hazır şırınga, tablet, toz dolum ve şurup tesislerinde hem yurt içine hem de yurt dışına üretim yapıyor. 2020 senesinde yapılan modernizasyon atılımı ile üretim tesisleri için EU GMP, Kanada GMP onaylarını alarak ihracat kapasitesini artıran Atabay, aynı zamanda T.C. Sanayi Teknoloji Bakanlığı Hamle Programı ile ilaç etkin madde (API) üretim tesisi modernleşmesi ve yenilikçi ürünlerin geliştirilmesi çalışmasını da hızlandırdı. Atabay, stratejik olarak gördüğü bu alanda; dünyada gelişebilecek doğal afet, ekonomik kriz ve politik durumlardan bağımsız bir şekilde ülkemizde ve yurt dışında ilaç ihtiyacını karşılayabilmeyi hedefliyor.