Sadece tedavi çözümleri ile değil, gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk ve farkındalık projeleriyle de sağlık çalışanlarının, hasta ve hasta yakınlarının sesi olan Abdi İbrahim Otsuka’nın Pazarlama & Satış Direktörü Zeynep Alptekin Basa ile şimdiye kadar hayata geçirdikleri ve bu yıl içinde planladıkları yeni projelerinin detaylarını konuştuk.
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden 2003 yılında mezun oldum. Yüksek lisansımı ise 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği’nde tamamladım. Kariyerime 2005 yılında Draeger Medikal’de kilit müşteri yöneticisi olarak başladım. 2009 yılında ise Abdi İbrahim ile ilaç sektörüne geçtim. 2014 yılından bu yana Abdi İbrahim Otsuka (AİO) şirketinde çalışmaya devam ediyorum. Ürün müdürlüğü, pazarlama müdürlüğü, grup müdürlüğü görevlerinden sonra şu anda AİO’da pazarlama &satış direktörü olarak çalışıyorum.
Şimdiye dek şizofreni hastalarının sosyal yaşamda yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek ve bu konudaki farkındalığı artırmak üzere birçok ödüle de lâyık görülen projelere imza attınız. Bu projelerden ve yeni planlarınızdan biraz bahseder misiniz?
Abdi İbrahim Otsuka olarak sosyal sorumluluk noktasında hayata geçirdiğimiz son derece etkili, fark yaratan projeler ve araştırmalarla çok cesur adımlar atıyoruz. ‘Toplumsal damgalama’ ile mücadele alanını sahiplenerek ‘Görmezden Gelmeyelim’ ifadesini mottomuz haline getirdik.
İlk olarak 2014’te, şizofreni hastalarının toplum tarafından yok sayılmak yerine doğru tedavi ve yaklaşımla toplumun bir parçası olmaları için çağrıda bulunduğumuz ‘Görmezden Gelmeyelim’, önce Amerikalı görsel uygulamalar sanatçısı Trina Merry’nin Galata Kulesi’ni fon olarak kullandığı muhteşem bir eser, ardından da Türkiye’yi dolaşan sergimiz ile geniş kitlelere ulaştı. Medya ve sosyal ağlarda yayılımla birlikte, şizofreni hasta ve yakınları için bu projemizin ne kadar önemli bir destek olduğunu gördük.
‘Görmezden Gelmeyelim’ projemizden ilham alarak başladığımız ve daha geniş kapsamlı bir çağrı yaptığımız ‘Öyle Söyleme’ de bir başka anlamlı çalışmamız oldu. Ruhsal bozuklukları tanımlayan sözcüklerin günlük dilde ve özellikle sosyal medyada hakaret amaçlı kullanılmasına dikkat çektiğimiz bu projede, söylemlerdeki bu hataların hastaların tedaviden kaçınmasına, hasta yakınlarının olumsuz deneyimler yaşamasına ve toplumdaki bilincin artmasına engel olduğunu dile getirdik. Kampanyamız toplumun tüm kesimlerinde geniş yankı buldu. Öyle Söyleme elçileri yetiştirdik ve damgalama ile genç yaşta mücadele edebilmek için Milli Eğitim Bakanlığı ile EBA platformu üzerinden yayınlanan eğitim serileri hazırladık.
Pandeminin en yoğun yaşandığı günlerde gerçekleştirdiğimiz proje ile ülke çapında saygın köşe yazarları ve medya mensuplarından, yerel yönetimlerden büyük destek gördük. Dokunduğumuz herkes gönüllü olarak çağrımıza katıldı ve bu anlamda büyük bir farkındalık yarattık. Bu projeyle ilgili hiç unutamadığımız bir hikâye de var Sosyal medyada kampanyamızı gören Eskişehir’deki motokurye çalışanları, projenin sloganını taşıyan etiketleri motorlarına yapıştırmak üzere bize ulaştılar. O günlerin gizli kahramanları böylece bir kez daha kahramanca bir işe imza attılar.
Projelerimizin eriştiği kitle ve aldığı ödüllerden daha da önemlisi, yorum ve görüşlerine daima kulak verdiğimiz hasta ve hasta yakınlarının bu çalışmaların amacı ve etkisi konusundaki olumlu geri dönüşleri oldu, çünkü tek bir hayatı bile iyileştirmenin en büyük ödül olduğuna inanıyoruz ve bu hedef için çalışmaya devam edeceğiz.
2024 yılında ruhsal hastalıklar ile yaşayan bireyler ve yakınlarının sesi olmaya devam edeceğiz. 30 Mart Dünya Bipolar Günü vesilesi ile ‘Görmezden Gelmeyelim’ çatısı altında #zamanayır kampanyamızı başlatıyoruz.
Yaptığımız araştırmalarda, internette bipolar bozukluk ve şizofreni ile ilgili aratmaların dramatik bir şekilde gece yarısından sonra artış gösterdiğini ve 02.00-03.00 arasında da en yüksek noktaya ulaştığını gördük. Uykusuzluk, huzursuzluk, çaresizlik bir araya gelince insanlar çareyi arama motorunda arıyor. Ancak telaşla okudukları şeyler onları çoğunlukla rahatlatmıyor ve gece çıktıkları bu yolculukta yalnızlar. İşte bu içgörü ile kullanıcıların bu arama yolculuklarında doğru bilginin adresi olarak onları anladığımızı, ‘yalnız değilsin’i hissettirdiğimiz ve konuya başka bir bakış açısı ile baktığımızı anlatacağımız bir kreatif medya kullanımı yapıyoruz.
Kullanıcıların bu saatlerde Google Trend verilerine göre en çok arattıkları konuları uzmanlara sorduğumuz video kayıtları ile doğru bilgiye ulaşabilecekleri, hislerini kelimelere döktükleri, neye zaman ayırmak istediklerini anlatabilecekleri ve hislerini yapay zekâ ile resmedebilecekleri, bu resmi indirebilecekleri ve paylaşabilecekleri ve il bazında son 1 yılın arama verilerinden oluşan Türkiye haritası ile yalnız olmadıklarını hissedecekleri bir web sitesi ara yüzü geliştirdik: https://zamanayir.gormezdengelmeyelim.com/. Biz de Abdi İbrahim Otsuka olarak yanlarında olup, ‘#ZamanAyır’ıyoruz.
Bu yıl ayrıca 2019 yılında yapılan, Türkiye’nin ilk damgalama ve ayrımcılık araştırması olan ayrıca ESOMAR (European Society for Opinion and Marketing Research) tarafından da global ödüle lâyık görülen araştırmamızı 5 yılın ardından yeniden gerçekleştirmeyi ve bu 5 yılda yapılan tüm projelerin etkisini ölçmeyi ve kamuoyu ile paylaşmayı planlıyoruz.
Polikistik böbrek hastalığından kısaca bahsederek, bu hastalığa yönelik projelerinizden de söz eder misiniz?
Polikistik böbrek hastalığı en sık görülen kalıtsal böbrek hastalığıdır. Yaklaşık her 500 ila 1.000 canlı doğumdan birinde bu hastalık ile karşılaşılır. Polikistik böbrek hastalığı, erkek ve kadınlarda benzer sıklıkta görülür. Bu hastalığın kalıtımla geçiş şeklinin (otozomal dominant) bir özelliği olarak, anne veya babadan birinde bu hastalık varsa, çocuğa geçiş riski %50’dir. Polikistik böbrek hastalığında çeşitli sorunlarla karşılaşma riski vardır. Bunların arasında en önemlisi, bazı hastalarda gelişebilecek olan böbrek yetersizliğidir.
Böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz tedavisine ihtiyaç duyan veya böbrek nakli yapılmış olan hastaların %5-10’unda böbrek yetersizliğinin nedeni polikistik böbrek hastalığıdır. Bu nedenle insan ve toplum sağlığı açısından önemli bir hastalıktır. Ayrıca kalıtsal bir hastalık olması nedeniyle ilerideki kuşaklara aktarılabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Polikistik böbrek hastalığı yavaş gelişir ama süreçte her şey hızla değişebilir.
2024 yılında polikistik böbrek hastalığı ile ilgili farkındalığı artırmak, hasta ve hasta yakınlarına umut olabilmek için çalışmalarımıza hız veriyoruz. Bu kapsamda www.polikistikbobrekhastaligi.com web sitemizi ve Instagram hesabımızı açtık. 10 Mayıs Türkiye’de polikistik böbrek hastalığı farkındalık günü. Bu kapsamda hayata geçirmeyi planladığımız projelerimiz var. Amacımız; hastalık hakkında doğru bilgi kaynağı oluşturabilmek, farkındalığı artırmak ve böbrek sağlığının korunması, diyaliz ve böbrek nakline gidebilecek sürecin yavaşlatılması için toplumu bilinçlendirmek.