Hastalara Görme Kazanımları Sağlayan ve Yaşam Kalitelerini Artıran Tedaviler Sunuyoruz

Cenk Tapanyiğit

Her alanda olduğu gibi oftalmoloji alanında da ‘Daha İyi Bir Yaşam için Bilim’ anlayışıyla çalışan Bayer’in oftalmoloji alanındaki vizyonu, tedavi seçenekleri, Ar-Ge yatırımları, bu alanda yapılan klinik çalışmaları ve yeni geliştirilen ürün formları hakkında Bayer Türkiye İlaç Bölümü Oftalmoloji Lideri Cenk Tapanyiğit ile konuştuk

Bayer’in oftalmoloji alanındaki vizyonunu değerlendirir misiniz?

Bayer olarak, her alanda olduğu gibi oftalmoloji alanında da ‘Daha İyi Bir Yaşam için Bilim’ anlayışıyla çalışıyoruz. Oftalmolojide yenilikçi tedavilere odaklanarak, hastaların yaşam kalitelerini artıracak ve hastalara daha iyi tedavi imkânı sağlayacak çözümlerimizle tercih edilen bilimsel partner olmayı amaçlıyoruz.

Bayer olarak, oftalmolojide hangi hastalıklara odaklanıyorsunuz?

Dünyada 25-30 milyon kişiyi etkileyen yaş tip yaşa bağlı maküla dejenerasyonu (nYBMD) hastalığı, 50 yaş üzerinde ciddi görme kaybıyla sonuçlanıyor. Bunun yanı sıra, sürekli artan diyabet hastalığı çağımızın en önemli sağlık problemlerinden. Diyabetin gelişen ilk komplikasyonu olan diyabetik retinopati ise tüm dünyada 90 dakikada 1 yeni körlük vakasına sebep oluyor. Bununla birlikte retinal ven tıkanıklığı, miyopik neovaskülarizasyon gibi retina hastalıkları da tüm dünyada milyonlarca kişinin hayatını zorlaştırıyor. Biz de öncelikli olarak bu retina hastalıklarının tedavisine odaklanıyoruz.

Ocak 2015’ten beri Türkiye pazarında flakon formuyla kullanımda olan ürünümüzün kullanıma hazır enjektör formunu 2023’te hekimlere sunmayı planlıyoruz. Bayer olarak, hastalara görme kazanımları sağlayan ve onların yaşam kalitelerini artıran bir tedavi sunuyoruz. 

Bayer Ar-Ge’ye yılda ne kadar yatırım yapıyor?

Bayer AG olarak, 2021 yılında Ar-Ge için yaklaşık 5.3 milyar Euro’luk bütçe ayırırken, 2022 yılında 6.2 milyar Euro’luk yatırım yaptık. İlaç alanında ise satış gelirlerine oranla Ar-Ge’ye yapılan ~%17’lik bir artış ile yatırımımız %17.3’ü buldu.

Oftalmoloji alanında devam eden klinik çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

30’dan fazla ülkede 27 binden fazla hasta ile yapılan randomize kontrollü çalışmalarla (RKÇ), hekimlere olabilecek en iyi bilimsel kanıtı sunmayı hedefledik. Bununla beraber yaklaşık 20 ülkede 20 binden fazla hasta ile yapılan gerçek yaşam çalışmalarıyla RKÇ’lerden elde edilen verilerin gerçek yaşamla uyumlu olup olmadığını araştırdık.

Mevcut dönemdeki en önemli klinik çalışmalar ise dünya çapında büyük heyecan yaratan PULSAR (nYBMD) ve PHOTON (DMÖ) çalışmaları. Bu çalışmalar hâlihazırda devam eden en önemli klinik çalışmalarından ikisi.

Ülkemizden birçok kliniği de dahil etmek üzere çalışmalarını sürdürdüğümüz farklı bir çalışma olan QUASAR’ı (Retinal Ven Oklüzyonu) da ekleyebiliriz. Ayrıca FIREFLEYE çalışmasında ülkemiz, çalışmaya en çok hasta dahil eden 3. ülke konumunda. Bu çalışmaya katılan hastaların 5 yıllık takibinin yapıldığı FIREFLEYE Next çalışması ise devam ediyor.

Bayer’in oftalmoloji alanında yeni ilaç geliştirilmesi konusundaki çalışmalarından ve bu konudaki iş birliklerinden bahsedebilir misiniz?

Yeni ilaçlar ve tedaviler geliştirmek Bayer’in her zaman en önemli odak noktalarından biri. Tedavi aralıklarının daha fazla açılabilmesi ile retina hastalarının hastanelerde oluşturduğu yükü azaltmak ve hastaların tedaviye doğru zamanda ulaşabilmesi adına ülkemiz dahil olmak üzere global çapta çalışıyoruz.

Wilmer Göz Enstitüsü ve John Hopkins Üniversitesi ile diyabetik göz hastalıkları tedavisinde karşılanmamış ihtiyaçları yanıtlayabilmek için ortaklık ve iş birliğindeyiz. İhmal Edilmiş Hastalıklar için İlaçlar Girişimi ile nehir körlüğü hastalığının tedavisinde yeni ilaçlar geliştirilebilmesi için çalışıyoruz.

Yapay zekâ ve hastanın evde takibi gibi kliniğin, hastanın ve hasta yakınlarının üzerindeki yükü azaltacak çözümler geliştiriyoruz. Geri dönüşümsüz görme kaybı yaşayan ya da hastalığın etkin bir tedavisi olmadığı için körlüğe giden hastaların görmelerini koruması ve hatta iyileştirilebilmesi için hücre terapisi ve gen tedavisi alanında BlueRock, Opsis ve Fujifilm ile çalışıyoruz.

Derneklerle iş birliklerine imza atıyor musunuz, varsa örnekler verir misiniz?

Pek çok dernekle iş birliği yapıyoruz. Türk Oftalmoloji Derneği, Türk Diyabet Vakfı, Türk Diyabet Cemiyeti ile diyabetik retinopatiye dair farkındalığı artırmak üzere yürütülmüş ‘Diyabeti Tanı Gözünü Koru’ 2021’de değişen adıyla ’Diyabetsen Gözünü Koru’ kampanyasının destekçisiyiz. Sosyal medya sayfalarında hastalar ve hasta yakınları başta olmak üzere toplumsal farkındalığı artırmak üzere iş birliğimizi sürdürüyoruz.

Son dönemlerde şirket gündeminizde genel olarak neler, nasıl yenilikler var?

Şirketimizi geleceğe hazırlamak, iç ve dış paydaşlarımızla iş birliğimizi artırmak için belirlenen yeni stratejimiz kapsamında ‘çevik çalışma’ modelini uygulamaya başladık. Değişen ihtiyaçlara hızlı yanıt verebilmek için ilgili fonksiyonlardan kendi alanlarında uzman ekipler kurduk. Bu yapıda; çalışan gelişimi, farklı kariyer fırsatları sunmak için çalışanlarımız konfor alanları dışında, farklı görevlerde de liderlik yapıyor. Liderler; sorumluluğu paylaşıyor, iş planlarını ekiplerle birlikte yapıyor, kararlar ortak alınıyor. Açık iletişim ve geri bildirim kültürüyle daha şeffaf iş yapış biçimimizin çalışan memnuniyetini de olumlu etkilediğini, sunduğumuz katma değeri artırdığını gözlemliyoruz.

İlginizi çekebilir

Ruhsatlandırma Birimi, Hastaların Yenilikçi İlaçlarla Buluşmasında Kritik Bir Rol Üstleniyor

AstraZeneca Türkiye Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Direktörü Görkem Saka ile Türkiye’de ilaçların ruhsatlandırma süreçleri, AstraZeneca Ruhsatlandırma Birimi’nin faaliyetleri ve yenilikçi ilaçların hastaların hizmetine sunulmasındaki rolüne ilişkin bir sohbet gerçekleştirdik.